Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

Akkuyu Ngs Güvenli Tasarımıyla Depreme Dayanıklı

Diğer 19.03.2023 - 19:07, Güncelleme: 28.03.2023 - 16:19 7019+ kez okundu.
 

Akkuyu Ngs Güvenli Tasarımıyla Depreme Dayanıklı

Santral En Güvenli Bölgelerden Birinde Kaya Zemine İnşa Ediliyor

Türkiye 11 ili etkileyen ve “Asrın felaketi” olarak nitelenen depremlerin yol açtığı yaraları sarmaya çalışırken, kamuoyunda gelecekte meydana gelebilecek deprem, yangın ya da sel gibi doğal afetlere ilişkin tartışmalar da sürüyor. Bu tartışmalardan birini de Mersin’de inşası devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) bölgede meydana gelebilecek olası bir depremden olumsuz etkileneceği ve çevresi için tehlike yaratacağı şeklindeki iddialar oluşturuyor. Peki bu iddialar bilimsel bir temele dayanıyor mu ya da gerçeği yansıtıyor mu? Uzmanlara göre küçük bir kesim tarafından dile getirilen “Akkuyu NGS bir felakete yol açacak”, “Santral sahasında yakında 7 büyüklüğünde bir deprem olacak” gibi söylemler gerçeklerle kesinlikle bağdaşmıyor. Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin’e göre Akkuyu NGS’nin inşa edildiği bölge depremsellik açısından en az riske sahip bölgelerden biri. Şahin, “Bu açıdan ülkede en fazla deprem riski çalışması yapılan ve Türkiye deprem tehlike değerlerine göre deprem riski düşük olarak tanımladığımız yerlerden birinin Akkuyu sahası olduğunu söylemek mümkündür” dedi. MTA tarafından hazırlanan 1:100.000 ölçekli jeolojik haritalara ve santralin yapımına ilişkin raporlara göre Akkuyu NGS’nin inşa edildiği alanın Devoniyen ve Karbonifer yaşlı kaya birimleri üzerinde, sağlam bir zeminde olduğuna dikkat çeken Şahin, Akkuyu NGS’nin inşa edildiği bölgenin 100 kilometre yarıçapındaki alanda aktif fay hattı bulunmadığının ve santralin tsunamiden etkilenmemesi için deniz seviyesinden 10.5 metre yükseklikte inşa edildiğinin de altını çizdi.   AKKUYU SAHASINDA ZEMİN SAĞLAM Kahramanmaraş’ta meydana 7,4’lük depremin Akkuyu NGS Sahası’nda düşük şiddette hissedilmesinin nedenini de zemininin kaya zonu olması ve yer hareket ivme değerinin düşük olması olduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti: “Deprem kaynak bölgelerine göre Akkuyu NGS’nin 100 ile 10.000 yıl arasında değişen deprem tekrarlama dönemsellikleri için etkilenebileceği olasılıksal maksimum yatay yer hareket ivme değerleri hesaplandı. Akkuyu NGS’nin bulunduğu bölgenin ivme değerlerinin düşük olması, yerdeki hareketin seviyesinin de düşük olacağı anlamına geliyor. İvme, birim zamandaki hız değişimidir. Hesaplamalara göre depremin Akkuyu NGS civarında sağlam zemin üzerinde oluşturacağı olası yer ivme değerleri düşüktür. Türkiye deprem tehlike haritasına göre Akkuyu’da bu değer 0,15 g’dir. Elde edilen veriler ve jeolojik haritalara baktığımız zaman burası Devoniyen yaşlı kaya zonunda bulunmaktadır, yani sağlam bir zemine sahiptir.” Şahin, zeminlerin depremsellik açısından ne kadar önemli olduğunun altını ise şu sözlerle çizdi: “Bir yapının tasarımında şiddet ölçüsü değil yatay ve düşey yönde yapının etkilenebileceği yer hareket ivmesi değeri kullanılır. Kaya zonunda deprem dalgası çok hızlı ilerler ve depremin süresi çok hızlı olur. Buna zemin hâkim titreşim periyodu diyoruz. Yönetmelikte de zemin sınıflarına göre tanımlanır ve salınım düşük kalır. Düşük kaldığı için de binaya gelen yük fazla olmaz. Bu şekilde baktığımız zaman; depremin Kahramanmaraş ve Hatay’ı neden bu kadar etkilediğini anlıyoruz. Bunun nedeni zemin ve zemine uygun olmayan yapılaşmadır. Çünkü zeminde periyot çok yüksek. Yani dalga geldiği zaman, beşik gibi sallıyor diyoruz ya bu o. Periyodun çok yüksek olduğu anlamına gelir bu. İvme yüksek olacağından binaya gelen yük artmıştır.” 9 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ DEPREME DAYANIKLI TASARIM Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin sözlerine şöyle devam etti: “Nükleer Düzenleme Kurumu’nun da (NDK) dikkat çektiği üzere Akkuyu NGS’yi etkileme olasılığı olabilecek yüksek yer hareketlerinin hesaplanması ve gerçekleştirilen teknik ve bilimsel çalışmalardan elde edilen parametreler, tasarıma esas olacak değerleri oluşturuyor. Nitekim Akkuyu NGS projesini yapan Rus devlet şirketi Rosatom, Akkuyu reaktörleri çevresinde meydana gelebilecek 9 büyüklüğünde bir deprem olasılığının yaklaşık olarak her 10 bin yılda bir olduğunun hesaplandığını ve santralin 9 büyüklüğünde bir depremden kaynaklanan aşırı dış etkilere dayanacak şekilde tasarlandığını söylüyor. Yetkililerin tasarımda kullanılan parametrelerde değişiklik ortaya çıkması durumunda yeniden hesaplama yapılacağı ve gerekirse önlemler alınacağı yönündeki açıklamalarını da önemli buluyorum. Ayrıca Akkuyu sahasının içinde ve 40 kilometrelik bir alanda 14 ölçüm istasyonunun sismik aktiviteleri sürekli izlemesi, arazi parametrelerinin doğru takibi açısından da önemlidir.” AKKUYU SAHASI EN AZ DEPREM TEHLİKESİ İÇEREN BÖLGE Akkuyu NGS deprem tehlikesi belirlemeleri için 1975 yılından bugüne kadar yapılan çeşitli çalışmalarda görev alan Prof. Dr. Mustafa Erdik ise, Akkuyu sahasının 'en az deprem tehlikesi içeren bölge' olarak belirlendiğini söyledi ve sahanın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu güvenlik kılavuzlarına uygun yapıldığına dikkat çekti.   Akkuyu ile ilgili iddialara kaynaklık eden Kıbrıs Yayı ve Ecemiş Fayı dahil Akkuyu NGS sahası ve yakın bölgelerinde yaptıkları saha incelemelerini anlatan Erdik, şunları ifade etti: "Akkuyu NGS deprem tehlikesine en büyük katkıda bulunan deprem kaynak bölgeleri: NGS Sahası Yakın Civarı, Kıbrıs Yayı ve Ecemiş Fayı olmaktadır. Yapılmış kapsamlı inceleme ve değerlendirmeler, Ecemiş Fay Zonu'nun Akdeniz'e uzantısının olmadığı sonucuna varmaktadır. Ecemiş (Namrun) ve Kozan fayları ayrıntılı olarak ele alınmış ve özellikleri verilmiştir. Saha incelemeleri sırasında yapılan hendek çalışmaları, tüm saha çevresini ve yakın bölgeleri kaplayan kesimde faylanma ve/veya yüzey faylanmasına atfedilebilecek özellikler göstermediği sonucuna varmıştır. Yapılmış deprem tehlikesi belirleme çalışmalarında, bu kaynaklarla ilgili deprem tehlikesinin determinstik açıdan temsili için: Akkuyu NGS Yakın Civarı Deprem Kaynak Bölgesi'nde: ortalama deprem büyüklüğü Mw6.2 ve ortalama derinlik (NGS'nin altında) 30km olarak; Kıbrıs Yayı Deprem Kaynak Bölgesi'nde: ortalama deprem büyüklüğü Mw8.0 ve ortalama uzaklık 61 km olarak ve; Ecemiş Fayı Deprem Kaynak Bölgesi'nde: ortalama deprem büyüklüğü Mw8.0 ve ortalama uzaklık 30km olarak alınmış bulunmaktadır. 6 Şubat 2023 ana depreminin (Mw7.7) merkez üssü Akkuyu NGS'ye 388 kilometre uzaktadır. Bu depremde Akkuyu NGS sakasında ölçülmüş en büyük yatay yer ivmesi 4 cm/s2 seviyesindedir. Bu seviye Akkuyu NGS deprem tasarımı için kullanılan tasarım bazlı yatay ivme spektrumu ile ilgili en büyük ivme seviyesinin sadece 100'de 1'i kadardır."   NÜKLEER SANTRALLERDE GÜVENLİK BİRİNCİ ÖNCELİK Dünya Nükleer Birliği verilerine göre nükleer reaktörlerin yaklaşık yüzde 20'si önemli sismik aktivite alanlarında faaliyet gösteriyor ancak nükleer santraller her türlü doğal afete dayanacak şekilde inşa ediliyor. Belirli kriterlerle belirli büyüklükteki depremin santrali nasıl etkileyeceği her nükleer santral için hesaba katılıyor. Modern nükleer santrallerin tasarımlarında tesislerin güvenliği için ‘imkansız’ diye nitelenen senaryolar bile dikkate alınıyor ve güvenlik birinci öncelik olarak kabul ediliyor. Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Ergün de NGS projelerinde güvenlikten taviz verilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Ergün bu konuda şu bilgileri paylaşıyor: “Nükleer güç santrali projelerinde güvenlik kriterleri oldukça önemlidir ve bunlardan taviz verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Akkuyu NGS’nin inşa edileceği saha belirlenirken tüm uluslararası ve ulusal standartlara uyulmuştur. Her biri 1200 MW güce sahip VVER-1200 tipi 3 + nesil reaktörlü 4 güç ünitesinden oluşacak olan santralde güvenlik ön planda tutuluyor. Bu yeni nesil nükleer santraller, aktif güvenlik sistemlerinin yanı sıra, büyük bir deprem ve tsunaminin olumsuz etkilerine karşı, elektrik kaynağı, operatör müdahalesi veya otomatik sistem gerektirmeyen pasif sistemlerle de donatılıyor. Pasif güvenlik sistemlerinin önemli bir parçası olan buhar üretecini pasif soğutan sistemi buna örnek göstermek mümkün.  Bu güvenlik sistemlerine bir başka örnek de kontrol çubuklarının yerçekimi etkisiyle zincirleme reaksiyonu durdurmak için reaktör koruna inmesidir. Bunlar, santraldeki güvenlik sistemlerinin çok sayıdaki unsuru arasından verilmiş sadece iki örnek. Akkuyu NGS’de güvenlik şartlarının sağlandığını ve deprem, kasırga, sel, tsunami gibi olağanüstü dış etkilere karşı dayanma kabiliyetine sahip olduğunu göstermek için yapısal testler ve kontroller yapılıyor.
Santral En Güvenli Bölgelerden Birinde Kaya Zemine İnşa Ediliyor

Türkiye 11 ili etkileyen ve “Asrın felaketi” olarak nitelenen depremlerin yol açtığı yaraları sarmaya çalışırken, kamuoyunda gelecekte meydana gelebilecek deprem, yangın ya da sel gibi doğal afetlere ilişkin tartışmalar da sürüyor. Bu tartışmalardan birini de Mersin’de inşası devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) bölgede meydana gelebilecek olası bir depremden olumsuz etkileneceği ve çevresi için tehlike yaratacağı şeklindeki iddialar oluşturuyor.

Peki bu iddialar bilimsel bir temele dayanıyor mu ya da gerçeği yansıtıyor mu? Uzmanlara göre küçük bir kesim tarafından dile getirilen “Akkuyu NGS bir felakete yol açacak”, “Santral sahasında yakında 7 büyüklüğünde bir deprem olacak” gibi söylemler gerçeklerle kesinlikle bağdaşmıyor.

Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin’e göre Akkuyu NGS’nin inşa edildiği bölge depremsellik açısından en az riske sahip bölgelerden biri. Şahin, “Bu açıdan ülkede en fazla deprem riski çalışması yapılan ve Türkiye deprem tehlike değerlerine göre deprem riski düşük olarak tanımladığımız yerlerden birinin Akkuyu sahası olduğunu söylemek mümkündür” dedi.

MTA tarafından hazırlanan 1:100.000 ölçekli jeolojik haritalara ve santralin yapımına ilişkin raporlara göre Akkuyu NGS’nin inşa edildiği alanın Devoniyen ve Karbonifer yaşlı kaya birimleri üzerinde, sağlam bir zeminde olduğuna dikkat çeken Şahin, Akkuyu NGS’nin inşa edildiği bölgenin 100 kilometre yarıçapındaki alanda aktif fay hattı bulunmadığının ve santralin tsunamiden etkilenmemesi için deniz seviyesinden 10.5 metre yükseklikte inşa edildiğinin de altını çizdi.

 

AKKUYU SAHASINDA ZEMİN SAĞLAM

Kahramanmaraş’ta meydana 7,4’lük depremin Akkuyu NGS Sahası’nda düşük şiddette hissedilmesinin nedenini de zemininin kaya zonu olması ve yer hareket ivme değerinin düşük olması olduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti: “Deprem kaynak bölgelerine göre Akkuyu NGS’nin 100 ile 10.000 yıl arasında değişen deprem tekrarlama dönemsellikleri için etkilenebileceği olasılıksal maksimum yatay yer hareket ivme değerleri hesaplandı. Akkuyu NGS’nin bulunduğu bölgenin ivme değerlerinin düşük olması, yerdeki hareketin seviyesinin de düşük olacağı anlamına geliyor. İvme, birim zamandaki hız değişimidir. Hesaplamalara göre depremin Akkuyu NGS civarında sağlam zemin üzerinde oluşturacağı olası yer ivme değerleri düşüktür. Türkiye deprem tehlike haritasına göre Akkuyu’da bu değer 0,15 g’dir. Elde edilen veriler ve jeolojik haritalara baktığımız zaman burası Devoniyen yaşlı kaya zonunda bulunmaktadır, yani sağlam bir zemine sahiptir.”

Şahin, zeminlerin depremsellik açısından ne kadar önemli olduğunun altını ise şu sözlerle çizdi: “Bir yapının tasarımında şiddet ölçüsü değil yatay ve düşey yönde yapının etkilenebileceği yer hareket ivmesi değeri kullanılır. Kaya zonunda deprem dalgası çok hızlı ilerler ve depremin süresi çok hızlı olur. Buna zemin hâkim titreşim periyodu diyoruz. Yönetmelikte de zemin sınıflarına göre tanımlanır ve salınım düşük kalır. Düşük kaldığı için de binaya gelen yük fazla olmaz. Bu şekilde baktığımız zaman; depremin Kahramanmaraş ve Hatay’ı neden bu kadar etkilediğini anlıyoruz. Bunun nedeni zemin ve zemine uygun olmayan yapılaşmadır. Çünkü zeminde periyot çok yüksek. Yani dalga geldiği zaman, beşik gibi sallıyor diyoruz ya bu o. Periyodun çok yüksek olduğu anlamına gelir bu. İvme yüksek olacağından binaya gelen yük artmıştır.”

9 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ DEPREME DAYANIKLI TASARIM

Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şakir Şahin sözlerine şöyle devam etti: “Nükleer Düzenleme Kurumu’nun da (NDK) dikkat çektiği üzere Akkuyu NGS’yi etkileme olasılığı olabilecek yüksek yer hareketlerinin hesaplanması ve gerçekleştirilen teknik ve bilimsel çalışmalardan elde edilen parametreler, tasarıma esas olacak değerleri oluşturuyor. Nitekim Akkuyu NGS projesini yapan Rus devlet şirketi Rosatom, Akkuyu reaktörleri çevresinde meydana gelebilecek 9 büyüklüğünde bir deprem olasılığının yaklaşık olarak her 10 bin yılda bir olduğunun hesaplandığını ve santralin 9 büyüklüğünde bir depremden kaynaklanan aşırı dış etkilere dayanacak şekilde tasarlandığını söylüyor. Yetkililerin tasarımda kullanılan parametrelerde değişiklik ortaya çıkması durumunda yeniden hesaplama yapılacağı ve gerekirse önlemler alınacağı yönündeki açıklamalarını da önemli buluyorum. Ayrıca Akkuyu sahasının içinde ve 40 kilometrelik bir alanda 14 ölçüm istasyonunun sismik aktiviteleri sürekli izlemesi, arazi parametrelerinin doğru takibi açısından da önemlidir.”

AKKUYU SAHASI EN AZ DEPREM TEHLİKESİ İÇEREN BÖLGE

Akkuyu NGS deprem tehlikesi belirlemeleri için 1975 yılından bugüne kadar yapılan çeşitli çalışmalarda görev alan Prof. Dr. Mustafa Erdik ise, Akkuyu sahasının 'en az deprem tehlikesi içeren bölge' olarak belirlendiğini söyledi ve sahanın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu güvenlik kılavuzlarına uygun yapıldığına dikkat çekti.

 

Akkuyu ile ilgili iddialara kaynaklık eden Kıbrıs Yayı ve Ecemiş Fayı dahil Akkuyu NGS sahası ve yakın bölgelerinde yaptıkları saha incelemelerini anlatan Erdik, şunları ifade etti:

"Akkuyu NGS deprem tehlikesine en büyük katkıda bulunan deprem kaynak bölgeleri: NGS Sahası Yakın Civarı, Kıbrıs Yayı ve Ecemiş Fayı olmaktadır. Yapılmış kapsamlı inceleme ve değerlendirmeler, Ecemiş Fay Zonu'nun Akdeniz'e uzantısının olmadığı sonucuna varmaktadır. Ecemiş (Namrun) ve Kozan fayları ayrıntılı olarak ele alınmış ve özellikleri verilmiştir. Saha incelemeleri sırasında yapılan hendek çalışmaları, tüm saha çevresini ve yakın bölgeleri kaplayan kesimde faylanma ve/veya yüzey faylanmasına atfedilebilecek özellikler göstermediği sonucuna varmıştır. Yapılmış deprem tehlikesi belirleme çalışmalarında, bu kaynaklarla ilgili deprem tehlikesinin determinstik açıdan temsili için: Akkuyu NGS Yakın Civarı Deprem Kaynak Bölgesi'nde: ortalama deprem büyüklüğü Mw6.2 ve ortalama derinlik (NGS'nin altında) 30km olarak; Kıbrıs Yayı Deprem Kaynak Bölgesi'nde: ortalama deprem büyüklüğü Mw8.0 ve ortalama uzaklık 61 km olarak ve; Ecemiş Fayı Deprem Kaynak Bölgesi'nde: ortalama deprem büyüklüğü Mw8.0 ve ortalama uzaklık 30km olarak alınmış bulunmaktadır. 6 Şubat 2023 ana depreminin (Mw7.7) merkez üssü Akkuyu NGS'ye 388 kilometre uzaktadır. Bu depremde Akkuyu NGS sakasında ölçülmüş en büyük yatay yer ivmesi 4 cm/s2 seviyesindedir. Bu seviye Akkuyu NGS deprem tasarımı için kullanılan tasarım bazlı yatay ivme spektrumu ile ilgili en büyük ivme seviyesinin sadece 100'de 1'i kadardır."

 

NÜKLEER SANTRALLERDE GÜVENLİK BİRİNCİ ÖNCELİK

Dünya Nükleer Birliği verilerine göre nükleer reaktörlerin yaklaşık yüzde 20'si önemli sismik aktivite alanlarında faaliyet gösteriyor ancak nükleer santraller her türlü doğal afete dayanacak şekilde inşa ediliyor. Belirli kriterlerle belirli büyüklükteki depremin santrali nasıl etkileyeceği her nükleer santral için hesaba katılıyor. Modern nükleer santrallerin tasarımlarında tesislerin güvenliği için ‘imkansız’ diye nitelenen senaryolar bile dikkate alınıyor ve güvenlik birinci öncelik olarak kabul ediliyor.

Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Ergün de NGS projelerinde güvenlikten taviz verilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Ergün bu konuda şu bilgileri paylaşıyor: “Nükleer güç santrali projelerinde güvenlik kriterleri oldukça önemlidir ve bunlardan taviz verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Akkuyu NGS’nin inşa edileceği saha belirlenirken tüm uluslararası ve ulusal standartlara uyulmuştur. Her biri 1200 MW güce sahip VVER-1200 tipi 3 + nesil reaktörlü 4 güç ünitesinden oluşacak olan santralde güvenlik ön planda tutuluyor. Bu yeni nesil nükleer santraller, aktif güvenlik sistemlerinin yanı sıra, büyük bir deprem ve tsunaminin olumsuz etkilerine karşı, elektrik kaynağı, operatör müdahalesi veya otomatik sistem gerektirmeyen pasif sistemlerle de donatılıyor. Pasif güvenlik sistemlerinin önemli bir parçası olan buhar üretecini pasif soğutan sistemi buna örnek göstermek mümkün.  Bu güvenlik sistemlerine bir başka örnek de kontrol çubuklarının yerçekimi etkisiyle zincirleme reaksiyonu durdurmak için reaktör koruna inmesidir. Bunlar, santraldeki güvenlik sistemlerinin çok sayıdaki unsuru arasından verilmiş sadece iki örnek. Akkuyu NGS’de güvenlik şartlarının sağlandığını ve deprem, kasırga, sel, tsunami gibi olağanüstü dış etkilere karşı dayanma kabiliyetine sahip olduğunu göstermek için yapısal testler ve kontroller yapılıyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gulnarcity.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.